Nedensizlik ilerleyiş

Ayna karşısına geçmeden kendini görmek midir kendini tanıma? -Özgürlüğün üzerinden bakarak sadeleşmek, ilkel düşünce tarzıyla ilerlemek en iyi adımdır. Atılan adım kendine uzak olmanın dışında en yakınında en sade düşünceyle ilerleyişi anlamaktır. Sadeleşmenin belli adımlarla, belli duygu ve düşüncesi olmadan daha sert adımlarla ilerlemek, düşünce hedefimizi en iyi şekilde gösterecektir. Duygulardan arınmalıyız ve ufuklara yelken açmalıyız sadeleşmenin düşüncesi içerisinde ve hiç olmamış gibi bir benlikle. Hedefimizdeki çizgiyi görmemiz gerekir ama duyguların olmadığı, kendimize belirlediğimizde iyi veya kötünün ötesindeki inceliğini göreceğiz. Olmayanlara karşı duygu büyütmek yahut beslemek, aslında olmayanı yalnızlıkla kendimiz bir başımıza kaldığımızda başka bir duyguyla karşılaşacağız. Belleğin arınması, içerisinde bulunan yüzdelik duygulardan tamamen temizlenmesi gerekiyor ve bu her şeyin ötesine taşıyor yeni’nin ve tinini. Duygulara körlük üzerinden düşünmeliyiz ki hiçliğe bakmak kadar hiçbir şeyin zevkli olmadığını ve yeni ufuklara yelken açarken sadeleşmenin bir parçası adı altında, körlüğü de yanımıza ek parça olarak birbirlerini tamamlayarak parçaları düşüncemizde nedensellik ilkesiyle barındırma ihtiyacı gerektirir. Yenilemek üzerinden görmeliyiz kendimizi, daha iyi bir sunumla sunmalıyız kendimizi. Bir sunum olmasa da düşüncemizin yeni haliyle sunmalılar kendilerini. Körlüklerini açmalıyız çevremizin yukarıya yani yenilenen yeni’ye karşı hayranlık bakışlarıyla. Düzen sağlayacaklardır kendilerine yeni’nin karşısında, başlangıç noktasına dönmeden en sade düşünceyle yapmalıyız. Kendilerini düzeltmeleri gerekecektir yeni’nin karşısında veyahut yukarıdan bakana. Yeni, düşüncesinde bir duygu konseptini en düşük seviyesinde gerçekleştirir. Hiçbir zaman duygu düşüncesi nötr olmamıştır ama duygu potansiyeli minimum seviye indirgemiştir. Nötr düşüncesiyle ilerlemek olanaksız durumdur. Diğer perspektif bakış açısıyla bakılırsa yeni’nin düşüncesiyle ilerlersek geçmiş duygu düşüncesi aslında hiç olmamış gibi yaşanılan süreyi geriye, oluşmuş duygu olayının belli bir süre gerisine idrak eder. Yaşanılan duygu süre zamanı, “gün, ay, yıl” fark etmeksizin yaşanılan o süre zarfında kişi/durum, hiç olmayışını o duygunun oluşumundan biraz daha süre geri atmaktadır düşünceyi.
En uzak olan en yakın olandı yeninin düşüncesinde. Acı gerçekleri duymak acıma gücü doğurdu yenide, ağızlardan çıkan soğuk rüzgarlar hiçbir zaman düşünceye sıcak gelmiyordu. Acıyı paylaşan acınacak hale dönüştü yeninin gözünde dehlizini aydınlatmak için çaba göstermeyen ince bir çizgiye sahip olmazdı. Duygusal düşünce içlerini aydınlatıyor ve sonra tasavvur ediyor düşünce duygusallık içinde. Bertaraf oluyor duygu karşısında düşünce ama pek azlar ince çizgiyi de yok etmekle yükümlüdür. Üstünlüğünü görmek için ezecekler birbirlerini ama onları çevresinde görmeyecektir yeni. Artık beklenen hedef uzak değildir yeninin en yakınındakilerindendir midesinin bulantısı düşüncesini bilgilendirmeyenler.
Eksiliği hissetmek, zayıflık düşüncesiyle ele almak değildir, aksine bir şeyi elden geldiğinin fazlasıyla yapsak da hep bir eksikliği hissetme hissiyle yaşanır. Yeninin, düşünceyi bilgilendirme üzerine eksikliğini kapatmaya düşünse de, kendi hep kendi için bir cahil düşüncesini yanından ayıramaz. Yeninin bu düşünce tarzı dışarıya karşı açıkça itiraf eder ama pek azlar idrak eder. Çevresinde veyahut etrafındakilere fazladır yeni, idrak edemezler çevresindekiler yeniyi karşı savunma alırlar. Yeninin düşünce tarzına hiçbir zaman yeni olamayanlar, yeninin gözünde; kalıplara göre şekil almış aynı düşünceler, -bir çemberin içerisindeki noktanın titremesi-, sabit düşünceler çemberinde kendi düşüncesiyle kendilerini hep iyi hissetiler. Evet! Yeninin gözünde de iyi göründüler koyu renk gözlükleriyle gördüğünde. Hiç kimse yeniye yalnızlıktan daha güzel gelemezdi yeniye sadece yalnızlığın güzelliğini hatırlatır.
Nedensizlik ilerleyiş içerisindeki sonu tasavvur etmek ve duygu düşüncesini almadan tebessüm ederek geçiyorum. Yalnızlığa eriştiğiniz vakit üstünlük istencini anlayacak ve artık tebessüm bile etmeye gerek duyulmayacak. Eksikliğimi fark ediyorum cehalet içerisinde bir son olmamalı. Gereken bir gerekçe olması gerekmez mi eksikliği hissetmek; hiçbir şey hissetmemekten daha korkunç olanıdır bir duyguyu hissetmek. Ya da kendi düşüncesinde duyguyu selini büyütüp kendine iyi veya kötü olmanın dışındadır acıma duygusu mudur? nötr mü? Ama ötesine gitmek gerekir düşüncenin yeni olanın tarafından bakmak gerekir. Artık erişemeyecektirler onun konumuna soğuk derinlere bakmadıkça ve yukarıda olanı hep fark edeceklerdir.

-Yaşamak için bir nedeni olan herkes, her sıkıntının üstesinden gelebilir.- (Friedrich Nietzsche)